Ülkemizin son senelerde komşu devletlerde yaşamış olduğu gerginlikler görünüyor ki sadece diplomatik ilişkilerimizi değil, ticaretimizi de etkiliyor. Gelen bilgilere göre komşu ülkelerimiz, yani çoğunluğu Ortadoğu’yu oluşturan ülkeler artık bizden narenciye satın almaya bir son vermişler; bu da hem üreticiyi hem de ihracatçıyı zor duruma sokmuş. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Semih Karademir, şu anda ülkenin 1.5 milyon tonluk narenciye ihracatının bulunduğunu ve bunun 500 bin tonunun Rusya’ya gittiğini dile getirirken, buna rağmen Irak ve Suriye’ye olan satışların tamamen kesildiğini, Ortadoğu’nun tamamının kaybedilmesinin de söz konusu olduğunu ifade etti.
‘BAHÇEDE 35 KURUŞ, MANAVDA 3.5 LİRA’
Türkiye’de yıllık 3,5 milyon ton narenciye üretimi yapıldığını, bunun yüzde 70’inin Çukurova bölgesinde üretildiğini, yarısının ise portakal olduğunu belirten Karademir, şöyle devam etti:
En çok üretilen çeşit portakal grubu. Ürettiklerimizin yaklaşık yüzde 40’lık kısmını ihraç ediyoruz. Bu üretim bandında yüzde 40 biraz az görünüyor. Üretim aşamasında olan temel sıkıntılar var. Çeşitli sebeplerden dolayı ihraç edilemeyen ve iç pazarda, pazarlama sorunu yaşanmasından dolayı üretici hak ettiği fiyatı alamıyor. Portakal dalında kilosu 30- 35 kuruşa alıcı beklerken, tüketimin yoğun olduğu Ankara, İstanbul gibi bölgelerde 3.5 lirayı bulan fiyatlara satılıyor. Bu durumda üretici değil, aracısı para kazanıyor.
SOĞUK HAVA DEPOLARI ŞART
Üreticilerin, üretimden pazarlamaya kadar olan kısımda da mutlaka örgütlenmesi gerektiğini vurgulayan Karademir, ürünün soğuk hava depolarına nakli sıkıntısını anlatırken de şu önerilerde bulundu:
Türkiye’de üretilen portakalın büyük bir kısmı Adana, Mersin ve Antalya’dan sağlanıyor. Ürünlerin 15 Ocak’a kadar pazarlanması gerekiyor. 1 milyon 700 bin ton portakalı ihraç etme ve iç pazarda tüketme şansımız maalesef olmuyor. Bundan dolayı üreticilerin malları soğuk hava depolarında bir şekilde istifleyip, daha sonraki dönemde tüketime sunmalarını sağlanmalıdır. Bu depoların üreticilere devletin desteğiyle yaptırılması gerekmektedir. Eğer soğuk hava depolarımız olmuş olsa, bugün üreticiler ürünleri soğuk hava deposuna çeker, fiyatların uygun olduğu dönemde depodan çıkarır ve satışı gerçekleştirir. Böylece riski bir şekilde bertaraf etmiş olur.